31 Ekim 2017 Salı

Aşkın Pişmanlığı

             Şu hayatta en ağır yük “pişmanlık”. En kötü şey “yalan”. En güzel şey ise “güvenmek”. Ve ben 1 saat 17 dk önce hayatta tek güvendiğim insanı yalan söylediğim için kaybettim. Hangisi daha ağır bilmiyorum. Yalan söylemiş olmak mı? Hayallerimin bir metro istasyonunda arkasına bakmadan gitmiş olması mı? Yaptığım bu hatanın yüküyle, pişmanlığıyla kaderimde kalan ömrü nasıl yaşayacağım gerçeği mi? Böylesine güzel bir şeyi bitirebilecek kadar beceriksiz miyim ben? Bundan sonra kendimle nasıl yaşarım? Her şeyi unutmanın bir yolu yok mu? Zamanı başa sarmanın? Onun kokusu olmadan nasıl yaşanır? Yaşıyor gibi nasıl yapılır? Ben nasıl bu kadar salak olabilirim?
             “Pişmanlık” şu hayattaki en ağır yük. Kanımın en küçük zerrelerine kadar pişmanım. Parmak uçlarım uyuşacak kadar pişmanım. Kendimden nefret edecek kadar. Şurada öl seni affedeceğim dese orada düşünmeden ölebilecek kadar pişmanım.  Dünyadaki açlık sefalet kadar. Bütün cümlelerimi sen oku diye kurarım ben. Bundan sonra konuşamayacak, yazamayacak kadar pişmanım. Hayatımın hatasını yaptım. Aldığım ve alacağım her nefes kadar pişmanım.

              Çok sevdim. Bununla gurur duyuyorum. Hayatım boyunca çok seveceğim. Bununla da gurur duyuyorum. Bana hayatımın en güzel 10 ayını yaşattın. Sen dünyanın en şahane insanısın. Teşekkür ederim. Bütün “ilkler” için. Tenime yazıldığın için. Teşekkür ederim hep benimle kaldığın için. Gözyaşlarıma değdiğin için. Beni değiştirdiğin için.  

Elif Şafak'ın da dediği gibi " Bundan sonra sana yazamam ama seni yazarım. SÖZ."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder